0

Makaleler » Blog

Zayıflamış Bağışıklık Sistemi Belirtileri

Zayıflamış bağışıklık sistemi bu dönemde son derece tehlikeli olmaktadır. Evrensel COVID-19 salgının ortasında, çoğu insan pandemiden zarar görmemek için dikkatli olmanın yanında ek önlemler de almaktadır. Kişisel hijyen kurallarına dikkat etmek ve sosyal mesafeye uymak, virüsün yayılmasını önlemenin anahtar adımlarındandır. Ancak bununla birlikte, karşılaşabileceğiniz mikroplara karşı savaşabilecek güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak da fazlasıyla önemlidir [1]. Sık sık hasta oluyor, çoğunlukla yorgun hissediyor veya kaynağını bilemediğiniz pek çok semptoma sahipseniz, bu bağışıklık sisteminizin zayıfladığı anlamına gelebilir. Bağışıklık sisteminin zayıflama sebepleri arasında: Akciğer Rahatsızlıkları [2], Diyabet, HIV [3], Kalp Rahatsızlıkları ve Kanser gibi kronik tıbbi durumlar, Otoimmün hastalıkların tedavi yöntemleri, Kemik iliği veya organ nakilleri [4], İlerlemiş yaş [5], Zayıf Beslenme, Gebelik durumu yer almaktadır. Güçsüz bir bağışıklığa sahip olduğunuzun göstergeleri:

devamı için tıklayın

Yaban Mersini Tüketimi ile Cilt Sağlığından Sindirime Sağlık Faydaları

Yaban mersini tüketimi sağlık anlamında oldukça faydalıdır. Günde en az beş porsiyon meyve ve sebze içeren dengeli ve çeşitli beslenmenin sağlık için en iyisi olduğuna inanmaktayız. Ama özellikle mor yiyecekleri bu kadar özel kılan nedir? Tüm parlak renkli meyve ve sebzeler, vücudumuzu korumada kilit rol oynayan bileşikler olan antioksidanlar içerir, ancak birçok doğal olarak mor renkli gıda, antosiyanin adı verilen belirli bir antioksidan içerir. Bunlar bitkinin koyu kırmızı, mor veya mavi tonlarını veren faydalı bitki pigmentleridir. Doğal olarak antosiyanin içeren besinlerden biri de yaban mersinidir. Yaban mersini, vücuttaki hücrelerin korunmasına yardımcı olan yararlı bir C vitamini; demir emilimi ve sindirim sistemine yardımcı olan çözünür lif içeren doğal bir besin kaynağıdır [1].

devamı için tıklayın

Arı Poleni Etkileri: Ruh ve Beden Sağlığına Olan Faydaları

Arı poleni etkileri saymakla bitmez. Arılar, çiçekli bitkilerden polen toplar ve topladığı bu polenleri kendi sindirim enzimleriyle karıştırırlar. Daha sonra, arı poleni olarak bilinen bu karışımı kovanlara geri taşırlar ve kovanın geri kalanı için bir besin kaynağı olarak orada depolarlar. Bu madde, bal ve balmumu gibi diğer arı ürünleri ile beraber uzun yıllardır toplanmış ve doğal bir sağlık takviyesi olarak kullanılmıştır [1]. Arı poleni mükemmel bir vitamin, mineral, amino asit ve enzim kaynağıdır [2]. Arı poleninin tam besinsel yapısı, polenin hangi bitkiden alındığına bağlı olarak değişkenlik gösterse de, “Molecules” dergisinde yayınlanan bir 2012 analizinde, toplanan 22 organik arı poleni örneğinin içeriğinin ortalama % 67,7 karbonhidrat, %21,8 ham protein, %5,2 ham yağ olduğunu bulunmuştur [3]. Arı poleni çalışmalarının büyük bir kısmı fare gibi kemirgenler üzerinde yapılan araştırmalar olduğundan, daha fazla insan çalışması gerekmektedir. Bu zamana kadar elimizde olan verilere dayanarak:

devamı için tıklayın

Zayıf Bağışıklık Sistemi Varken Nasıl Sağlıklı Kalınabilir?

Zayıf bağışıklık sistemi varken nasıl sağlıklı kalınabilir? Bağışıklık sisteminiz, vücudunuzun sizi çeşitli bakteri, virüs ve diğer mikroorganizmalardan koruyan bir savunma mekanizmasıdır. Bağışıklık sisteminizin zayıflaması durumunda, küçük veya büyük sağlık sorunlarıyla karşılaşabilirsiniz. Bağışıklık sisteminiz sizi herhangi bir enfeksiyona karşı korur. Lökositler olarak da bilinen beyaz kan hücreleri, bağışıklık sisteminizi oluşturmada önemli bir rol oynamaktadır. Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü, beyaz kan hücrelerinin kan damarları yoluyla vücudunuzda dolaşarak sizi dışardan gelen herhangi bir virüs, bakteri vs. saldırısından korunmanızı sağladığı sonucuna varmıştır [1]. Bağışıklık sistemi zayıflamış bir kişi, diğer birçok insandan daha sık enfeksiyon kapma eğilimindedir ve bu hastalıklar daha şiddetli veya tedavisi daha zor olabilir. Alerjik reaksiyonlar, akciğer iltihaplanması, menenjit, bronşit, döküntü gibi cilt enfeksiyonlarına benzer rahatsızlıkları sıklıkla yaşama olasılığı daha yüksektir [2].

devamı için tıklayın

Uyku Sorunları Kalp Sağlığınızı Tehlikeye Atabilir

Hangi alanda uzmanlık yapıyor olursa olsun, tüm sağlıkçılar iyi bir uyku düzeninin sağlığa olan faydaları konusunda hemfikirdirler. Özellikle geceleri 7-8 saat uyuduğunuzda, gündüzleri daha üretken ve işinizde daha konsantre olduğunuzu fark edeceksiniz. Ayrıca uyku uzun vadede genel sağlığınızı da iyi yönde etkileyerek bağışıklık sisteminizin, ruh sağlığınızın ve fiziksel performansınızın gelişip artmasını sağlar. Uykunun faydalarının bu derece belirgin olmasına karşın, yetişkin nüfusun üçte birinden fazlası yeterli miktarda uyumakta zorluk çekmektedir [1]. Kaliteli uyku almak, kalp sağlığınız için de büyük bir öneme sahiptir. Uyku sorunları sağlık açısından ciddi bir risktir. Yeterince kaliteli uyku almak, kalp sağlığınız için büyük bir öneme sahiptir.

devamı için tıklayın

Glütensiz Beslenenlere Alternatif: Hindistancevizi Unu Nasıl Elde Edilir, Faydaları Nelerdir?

Glütensiz bir diyet arayışında, daha tarifler denemeyi istiyor veya bu zamana kadar kullanmış olduğunuz unlardan sıkılmış olabilirsiniz. Mutfağınızda kullandığınız unlara alternatif olarak lezzetli, glütensiz bir seçenek hindistancevizi unu olabilir. Hindistancevizi unu; protein, lif ve sağlıklı yağlar açısından zengindir. Düşük şeker seviyesine, sindirilebilir kalori ve karbonhidrat içeriğine ve düşük glisemik indekse sahiptir. Hindistan cevizi unu ayrıca glütensiz beslenenler (çölyak rahatsızlığı veya sızdıran bağırsak sendromu gibi sindirim sorunları olanlar), paleo diyet yapanlar, diyabet hastaları ve vejetaryenler tarafından da kullanılabilir. Un, hindistan cevizinin öğütülmüş ve kurutulmuş etli kısmından elde edilir. Dıştaki kabuk ortadan kalktığında ve süt ayrıştırıldığında sadece hindistancevizi eti denilen zengin içi beyaz astar kalır. Bu bölüm düşük sıcaklıkta kurutularak toz un haline gelmesi için fırınlanır. İnce hindistancevizi tozu, tahıl veya buğday unlarına benzer. Bu un, diğer kabuklu yemiş unları ve soya unlarına kıyasla düşük karbonhidrat içerir. Diğer buğday alternatiflerine göre kalorisiz lif bakımından zengindir. Hindistancevizi unu, iyi bir protein kaynağı olarak kabul edilir. Zenginleştirilmiş beyaz un, mısır unu veya çavdar ununa göre yüksek protein içeriğine sahiptir [1]. Hindistan cevizi unu alımıyla elde edilebilecek bazı sağlık yararları şunlardır:

devamı için tıklayın

Egzama Tedavisi Sırasında Kullanılabilecek Doğal Alternatif Yöntemler

Egzama tedavisi doğru yöntemlerle yapılmalıdır. Egzama (Atopic dermatitis); kırmızı, pullu veya kuru olan, kaşıntılı döküntülerle karakterize edilen kronik bir cilt hastalığıdır. Genellikle bebeklerde, tipik olarak yanaklarda, dirseklerde veya dizlerde görülen döküntülerle ortaya çıkar. Egzama, yetişkinlikte genellikle daha az görülüyor olmasına rağmen, özellikle kişi alerjenlere veya kimyasal tahriş edicilere maruz kalırsa veya stres altındaysa, rahatsızlık meydana gelebilir. Yetişkinlerde egzama genellikle dirseğin iç kısmında veya diz arkasında bulunur. Egzamalı kişilerde sıklıkla astım, saman nezlesi veya egzamalı aile üyeleri bulunur. Egzama rahatsızlığı, belki de oluşum ve gelişim nedenleri hala tam olarak anlaşılamamış olduğundan dolayı, alternatif tıp alanında diğer dermatolojik rahatsızlıklardan daha büyük ilgi toplamıştır [1].

devamı için tıklayın

Yaygın Olarak Karşılaşılan Antibiyotik Kullanım Hataları

Antibiyotik kullanım hataları ciddi sorunlara yol açabilir. Bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde, hastalığın yayılmasının önlenmesinde ve hastalığın ciddi komplikasyonlarının azaltılmasında penisilinin ve diğer antibiyotiklerin faydaları bilimsel olarak uzun süredir kanıtlanmıştır. Fakat, bakteriyel enfeksiyonlar için standart tedaviler olarak kullanılan bazı ilaçlar artık daha az etkilidir veya enfeksiyonlara karşı etkisiz olmaktadır. Bir antibiyotiğin belirli bir bakteri türü üzerinde artık bir etkisi olmadığında, bu bakterilerin antibiyotiğe dirençli olduğu söylenir [1].

devamı için tıklayın

Mikroplara Karşı Savunmada Propolisin Etkileri

Propolisin etkileri merak edilen bir konudur. Arılar tarafından üretilen maddeler, tarih boyunca tıbbi amaçlı tedavilerde kullanılmıştır. Balın şifaları balın türüne göre değişiklik gösterirken; ham bal, pastörize edilmemiş bal besin maddesi ve enzim bakımından zengindir. Bal arıları, balın yanı sıra propolis adı verilen reçine benzeri bir madde de üretirler. Propolis; esas olarak ağaçlardan, çalılardan ve çiçek tomurcuklarından elde edilen, balmumu, uçucu yağlar, polen ve arı tükürüğü bakımından zenginleştirilmiş yapışkan, reçineli bir maddedir. Propolisin bileşimi de aynı balda olduğu gibi, menşei bölgesine ve bölgede yer alan bitki örtüsüne, iklime ve üretildiği mevsime bağlı olarak büyük ölçüde değişir. Şimdiye kadar propoliste 400’den fazla madde tanımlanmıştır ve bunların arasında polifenoller (flavonoid aglikonlar, fenolik asitler ve bunların esterleri, fenolik aldehitler, alkoller ve ketonlar), terpenoidler, steroidler, amino asitler ve inorganik bileşikler gibi çeşitli kimyasal bileşikler bulunmaktadır. Propolisin antibakteriyel, antifungal, antiviral, antioksidan, hepatoprotektif (karaciğer koruyucu) [1] ve bağışıklık sistemi uyarıcı aktiviteleri dahil olmak üzere birçok biyolojik özellik bildirilmiştir. Araştırmaların sınırlı olmasına karşın, propolisin bazı bakteri, virüs ve mantarlardan koruma sağladığı görülmektedir. Propolis, Gram pozitif bakterileri ve daha az ölçüde Gram negatif bakterileri inhibe eder. Propolis ayrıca küf (Aspergillus ve Penicillium) ve mayanın (Candida) büyümesini de engeller. Poliovirüs, influenza A ve B virüsleri, reovirüsler ve HIV’e karşı propolisin antiviral aktivitesi gösterilmiştir.

devamı için tıklayın

Çölyak Hastalığı Nedir? Belirtileri ve Uzun Vadede Sebep Olduğu Sağlık Problemleri Nelerdir?

Çölyak hastalığı nedir sorusu merak edilen konulardan biridir. Çölyak hastalığı, hastalığa genetik olarak yatkın kişilerde ortaya çıkan ve glüten alımının ince bağırsakta hasara yol açtığı ciddi bir otoimmün (vücudun kendi antijenlerine karşı antikor oluşturması durumunda gelişen) hastalıktır [1]. 100 kişiden 1’inde çölyak hastalığı görüldüğü tahmin edilmektedir. Bu hastalığa sahip olan kişiler glüten (buğday, çavdar, arpa vb. bulunan bir protein) içeren besinler yediklerinde, vücutları ince bağırsağa saldıran bir bağışıklık tepkisi oluşturur. Bu saldırılar, besin emilimini destekleyen, ince bağırsağı çevreleyen küçük parmak benzeri çıkıntılar olan villuslarda hasara neden olur. Villuslar hasar gördüğünde, besinler vücuda düzgün bir şekilde emilemez. Çölyak hastalığı, insanlar glüten içeren yiyecekleri veya ilaçları yemeye başladıktan sonra her yaşta gelişebilir. Tedavi edilmediği takdirde çölyak hastalığı ciddi sağlık sorunlarına yol açabilmektedir.

devamı için tıklayın

RNA Aşısı Geleneksel Aşıdan Hangi Özelliklerle Farklılaşmaktadır?

Yeni geliştirilen gen tabanlı teknoloji, gelecek vaat eden iki koronavirüs aşı adayının geliştirilme sürecinde etkili olduğunu kanıtlamıştır. RNA aşısı bu süreçte etkili rol oynamıştır. Hem ilaç devi Pfizer hem de biyoteknoloji şirketi Moderna, ilgili aşı adaylarını oluştururken haberci/mesajcı RNA (mRNA) kullanmışlardır ve bunların her ikisi de geç aşamadaki klinik deneylerde %90’ın üzerinde etkili olduğunu kanıtlamıştır. Bir tıp profesörü olan William Schaffner [1] , mRNA teknolojisinin “21. yüzyıl bilimi” olduğunu söylemiştir. mRNA aşıları şimdiye kadar geliştirilebilecek en hızlı aşılardır ve pandemiyi sona erdirebilirlerse, yeni bir aşı geliştirme dönemi başlatabilirler. Bu teknoloji, mevcut aşıları iyileştirmek ve bir dizi hastalık için yenilerini oluşturmak için kullanılabilir. Bu yeni teknolojinin güvenlik ve etkinlik açısından eski teknolojilere kıyasla nasıl karşılaştırılacağı önümüzdeki dönemlerde önemli bir ayraç olacaktır. Örneğin, AstraZeneca, değiştirilmiş bir adenovirüs kullanan geleneksel bir aşı geliştirme yaklaşımı kullanmaktadır. Bağışıklığın bu her iki aşı türü için ne kadar sürdüğünü görmemiz için hala zaman gerekmektedir.

devamı için tıklayın

Çölyak Hastalığı Nedenleri, Teşhis ve Tedavisi

Çölyak hastalığı, bağışıklık sisteminin glütene karşı anormal bir bağışıklık vermesi sonucu ortaya çıkan sindirim bozukluğudur. Çölyak hastalığı nedenleri merak edilenler arasında yer almaktadır. Buğday, arpa, çavdar gibi tahıllardan yapılan yiyeceklerde bulunan bir protein olan glütenin sindirilememesi veya parçalanamaması sonucu meydana gelmektedir. Çölyak Hastalığı Nedenleri Nelerdir? Çölyak Hastalığı İçin Kimler Risk Altındadır? Çölyak hastalığı kalıtsal bir hastalıktır, nesilden nesile aktarılabilir [1]. Çölyak hastalığı olan birinci derece akrabası olan kişilerde (ebeveyn, çocuk, kardeş) çölyak hastalığına yakalanma riski 10’da 1 kadardır. Çölyak hastalığı dışında otoimmün hastalıkları ve belirli genetik bozuklukları olan kişilerin, çölyak hastalığına yakalanma olasılığı daha yüksektir. Çölyak hastalığıyla ilişkili durumlar arasında tip 1 diyabet, lupus (kelebek hastalığı), romatizmal eklem iltihabı, tiroid hastalığı, Addison hastalığı, Sjögren sendromu, Down Sendromu, Turner sendromu yer almaktadır [2][3][4][5][6]. Yani Çölyak hastalığı nedenleri için pek çok faktör sayılabilir.

devamı için tıklayın

Bağırsak Sağlığı Dikkate Alınmalı!

Bağırsak sağlığı vücut için son derece önemlidir. Vücudunuzdaki tüm organlar sizinle sürekli olarak iletişim halindedir. Sizinle ilgili ters giden bir şeyler olduğunda bir bakıma kendinize çeki düzen vermeniz için size sinyaller verirler. Bağırsaklarınız, vücudunuzu çalışma düzenine sokmaktan sorumludurlar: Yediğimiz yiyecekleri parçaladığında, enerji üretiminden hormon dengesine, cilt sağlığından akıl sağlığına ve hatta toksin ve atıkların yok edilmesine kadar vücudumuzun işlevlerini destekleyen besinleri emerler. Bağışıklık sistemi elemanlarının yaklaşık yüzde 70’i bağırsakta barındırılmaktadır [1]. Bu nedenle sindirim sistemimizin sağlığını koruyor olmak, bedenimizdeki sıkıntıların çoğunu ele almanın anahtarı olabilir.

devamı için tıklayın

Strese Bağlı Oluşan Yüksek Kortizol Seviyesi Sağlığınızı Olumsuz Yönde Etkileyebilir

Yüksek kortizol seviyesi pek çok olumsuz etki oluşturabilir. Gündelik hayatta stres kaçınılmazdır ve hayatınızda büyük bir rol oynar. Az miktarlarda stres iyi olabilir, sizi hedeflerinize ulaşmanız ve hedeflerinize ulaşmanız için motive edebilir. Ancak çok fazla stres kötüdür ve sizi bunalmış, hatta hasta hissettirir. Bunun nedeni, stresin bağışıklık fonksiyonu üzerindeki olumsuz etkilerinin önemli olmasıdır [1]. Bedeniniz ve zihniniz üzerindeki stres, bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir. Vücudunuz, stres faktörlerinizle başa çıkmak için, maksimum güçte performans gösterme amacıyla maksimum hızda çalışır, bu da bağışıklığınızın zarar görmesine neden olabilir [2]. Öncelikle, vücudunuzun strese nasıl tepki verdiğini anlamak gerekir, böylece stres ve bağışıklığın nasıl bağlantılı olduğunu görebilirsiniz. Ardından, zor zamanlarda kendinizi sağlıklı hissetmenize yardımcı olmak için strese karşı tepkinizi iyileştirmenin yollarını öğrenme yoluna gidebilirsiniz.

devamı için tıklayın

Uyku Hijyeni Sağlamak İçin Öneriler

Tanımlayacak olursak uyku hijyeni, iyi bir gece uykusu çekmenize yardımcı olan alışkanlıkların tamamıdır [1]. Yaygın uyku problemleri (uykusuzluk gibi) genellikle yıllarca hatta on yıllarca güçlenen kötü alışkanlıklardan kaynaklanır. Yaşam tarzı ve tutumunuzda birkaç küçük değişiklik yaparak uyku kalitenizi önemli ölçüde artırabilirsiniz. Vücut Saatinize Uyum Sağlayın Vücudun değişen uyku-uyanma döngüsü beyindeki içsel bir “saat” tarafından kontrol edilir. Çoğu vücut süreci (sıcaklık ve beyin durumları gibi) bu 24 saatlik fizyolojik saate göre senkronize edilir. İyi bir uyku, vücut saatinizle çalışmak anlamına gelir [2]. Vücudunuz yorulduğunuzda size uyku sinyallerini vermeye başladığın uyumak için hazırlanın. Kendinizi yorgun hissetmiyorsanız yatağa gitmeyin. Bu durum uyanık yatmak gibi kötü alışkanlıkları pekiştirmenize neden olabilir.

devamı için tıklayın

Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek İçin Bazı Gıdalar

Vücudunuzu “iyi” yiyeceklerle beslemek, bağışıklık sistemini güçlendirmek için yardımcı olur. Soğuk algınlığı, grip ve diğer enfeksiyonları önlemenin; hastalıklara karşı korunmanın yollarını arıyorsanız, yemeklerinizi bu güçlü bağışıklık sistemi güçlendiricileri içerecek şekilde planlayabilirsiniz.

devamı için tıklayın

Doğal Antibiyotik Sayılan Doğal Kaynaklar

Doğal antibiyotik etkisine sahip bazı doğal kaynaklar bulunmaktadır. Penisilin gibi yıllardır reçete edilen antibiyotikler, keşfedildikleri günden bu yana pek çok ölümcül hastalığın tedavisinde devrimsel bir fark yaratmıştır. Ancak bununla birlikte yanlış ve/veya yersiz antibiyotik kullanımının alerjik reaksiyonlardan gastrointestinal rahatsızlıklara kadar değişebilen yan etkileri olduğu da gözlemlenmiştir. Bu sebeplerden dolayı insanlar, daha doğal içeriklere sahip tedavi yöntemlerine ilgi göstermeye başlamıştır. Klinik deneylerle etkinliği kanıtlanmış ve uzmanlar tarafından onaylanmış antibiyotik etkilere sahip doğal kaynaklara bakacak olursak:

devamı için tıklayın

İmmün Yetmezlik Bozuklukları Konusuna Kısa Bir Bakış

İmmün yetmezlik bozuklukları (IYB), vücudunuzun enfeksiyonlar ve hastalıklarla savaşmasını engelleyen bir rahatsızlıktır. Bağışıklık sisteminin vücudu istila eden veya ona saldıran yabancı veya anormal hücrelere (bakteri, virüs, mantar ve kanser hücreleri gibi) karşı savunma yeteneğini bozar. Bu tür bir rahatsızlık, virüsleri ve bakteriyel enfeksiyonlara yakalanma ihtimalinizi yükseltir. Sonuç olarak, olağandışı bakteriyel, viral veya mantar enfeksiyonları veya lenfomalar veya diğer kanserler gelişebilir. IYB genellikle bir ilacın kullanımından veya uzun süreli ciddi bir hastalıktan (kanser gibi) kaynaklanır, ancak bazen kalıtım yoluyla da geçebilir. Yani doğuştan veya edinsel olabilirler [1] .

devamı için tıklayın

Sızdıran Bağırsak Sendromu ve Nedenleri

Bağırsak veya gastrointestinal sistem ağızda başlayan, tüm sindirim yolunu içeren uzun bir tüptür. Gıdanın ilk tüketildiği andan itibaren vücut tarafından emilip dışarı salınmasına kadar olan süreçte işlenmesinden sorumludur. Sağlıklı bir bağırsak, genel sağlığın da bir işaretidir. Bununla birlikte, bağırsak geçirgenliği olarak da bilinen sızdıran bağırsak sendromu bağırsak sağlığınızı bozabilen ve diğer birçok tıbbi durumun yolunu açabilen bir durumdur.

devamı için tıklayın

Sızıntılı Bağırsak Sendromu Belirtileri ve Korunma Yöntemleri

Sızdıran bağırsak sendromu olası nedenlerinden biri, bağırsak geçirgenliğinin artmış olmasıdır. İnce bağırsağın iç yüzeyindeki maddelerin kontrolünden sorumlu olan sıkı bağlantılar düzgün çalışmadığında meydana gelebilir. Bu da istenmeyen maddelerin de kan dolaşımına sızmasına neden olabilir [1]. Sızdıran bağırsak, aşağıdaki semptomlara neden olabilir veya bu rahatsızlıkların gelişmesine yol açabilir: Sindirim sistemi şişkinlik, ishal, gaz veya İrritabl Bağırsak Sendromu Mevsimsel alerjiler veya astım semptomları PCOS (Polikistik Over Sendromu) ve PMS (Premenstrüel Sendrom) gibi hormonal dengesizlikler Romatoid artrit, Hashimoto tiroiditi, lupus, sedef hastalığı veya çölyak hastalığı gibi otoimmün hastalıklar Fibromiyalji veya bağlantılı olarak kronik yorgunluk Depresyon, anksiyete, dikkat eksikliği bozukluğu (ADD) ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi zihinsel sağlık sorunları Akne veya egzama gibi cilt rahatsızlıkları İnsanlarda mantar enfeksiyonu olan Candida aşırı büyümesi Gıda alerjileri, hassasiyetleri Zayıf bağışıklık Eklem ağrısı

devamı için tıklayın

Sindirim Sistemi Sağlığı Hakkında Merak Edilenler

Son zamanlarda sindirim sistemi sağlığı insanların en çok ilgisini çeken konulardan biridir. Sindirim sistemi aslında insanların sağlıklı bir hayat için dikkat etmesi gereken ilk adımlar arasındadır. Bugün sindirim sistemini etkileyen onlarca farklı etken bulunmaktadır. Hatta insanların aklına bile gelmeyecek muhtelif nedenler sindirim sisteminde sorunlara yol açmaktadır. Özellikle belirli aralıklarla değişmeye başlayan yemek kültürü insanların midesindeki sorunları tetiklemektedir. Bulantıdan ekşimeye kadar pek çok mide sorunu süreç içerisinde ortaya çıkmaktadır. Bir diğer yandan teknolojinin insanlara sunduğu yenilikle bile sindirim sitemindeki sorunları tetikliyor. Durum böyle olunca da sindirim sistemine dikkat etmek ve onu korumak çok daha önemli bir hale sokuyor. Yapılan araştırmalar özellikle ülkemizdeki sindirim sistemi sorununu gözler önüne seriyor. Çünkü ülkemizdeki yetişkinlerin yüzde 85’ten fazlası sindirim sistemi sorunu ile karşılaşıyor. Hazımsızlık gibi mide sorunları ise nüfusun yarısını etkiliyor. Alkol, uykusuzluk ve dengesiz beslenme ülkemizdeki mide sorunlarının da temelini oluşturuyor.

devamı için tıklayın

Zayıf Bağışıklık Sistemi Kendini Nasıl Belli Eder?

İnsanlarda zayıf bağışıklık sistemi fazlası ile görünen bir sorundur. Kimi insanların bağışıklık sistemleri doğuştan zayıftır. Fakat kimi insanlarda ise bu zayıflık sonradan meydana gelir. Alınan besinlerden hayat koşullarına kadar her şey bağışıklık sistemi ile doğrudan alakalı bir konudur. İnsan vücudundaki tüm organlar ve sistemler birbirleri ile hareket eder. Bu yüzden bağışıklık sisteminde meydana gelen bir sorun direkt olarak diğer organ ve sistemleri de etkiler. Hatta bağışıklık sistemindeki zayıflık için önlem alınmadığı takdirde hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden bağışıklık sistemi için erkenden önlem almak gerekir. Bağışıklık sistemini çökerten hastalıklar son dönemlerde de artmaya başladı. Çünkü günümüzdeki gıdalar ve diğer etkenler bağışıklık sistemini direkt olarak etkiliyor. Gerek ilaçlar ile gerek ise besinler ile bağışıklık sistemini güçlendirmek mümkündür. Fakat besin ya da ilaç ile bağışıklık sistemini güçlendirmeden önce doktor kontrolünden geçmek gerekir.

devamı için tıklayın

Kış Ayında Tüketilmesi Gereken Vitaminli Besinler

Sağlıklı bir hayat için vitaminli besinler sürekli tüketilmelidir. İnsanlar her vitamini belli bir oranda vücuduna almalıdır. Aksi takdirde belli başlı sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Vitamin eksikliği insanlarda çok sık görünen bir sorundur. Bu sorunun da belli başlı nedenleri vardır. İlk olarak sağlıksız beslenmek bu sorunu tetikler. Buna ek olarak bir de besinleri mevsiminde yememek insanlarda bazı sorunları ortaya çıkarır. Bazı vitaminler bazı mevsimlerde diğerlerinden daha fazla tüketilmelidir. Özellikle kış ayında insanların tüketmesi gereken besinler son derece önemlidir. İlk akla gelen C vitamini içeren besinler olsa da bundan daha fazlası da vardır. Doğa insanların hangi vitamine ne zaman ihtiyacını olduğunu bilir. İnsanlara sunduğu besinler de bununla doğru orantılıdır. Kış ayı geldiğinde potansiyeli artan hastalık riskine karşı bazı besinler de kendilerini gösterir. Bu besinlerin tüketilmesi bağışıklık sistemini güçlendirerek insanların daha rahat mevsimi atlatmasını sağlar.

devamı için tıklayın

Teknolojinin Sağlığa Zararları Nelerdir?

21.yüzyılda teknolojinin sağlığa zararları hiç olmadığı kadar arttı. Son 20 yıla baktığımızda her gün yeni bir teknolojik çalışmanın ortaya çıktığını görürüz. Teknolojiler, kullanım kolaylığı ve yenilikleri ile gündeme geliyor. Fakat tüm teknolojiler sadece yarar sağlayan özelliklere sahip değildir. Teknolojilerin yararları olduğu kadar zararları da vardır. Hatta günümüzdeki sağlık sorunlarının büyük bir kısmı teknoloji temelli sorunlardır. Hem psikolojik hem de fiziksel pek çok sorun, teknoloji yüzünden meydana geliyor. Bu durum insanların aklında teknoloji hep zararlıdır bakış açısını uyandırmamalıdır. Burada oldukça ince bir çizgi bulunur. O da insanların ihtiyacı kadar teknoloji kullanmasıdır. Bu durum sadece bilgisayar ya da telefon gibi cihazlar için geçerli değil. Aynı zamanda bilgisayar oyunları için de bu durum geçerli. İnsanlar bu oyunlarda normal sürelerde zaman geçirmelidir. Hatta oyunların belli bir zaman insanlara olumlu yanları da yansımaktadır. Bu yüzden teknolojinin her alanı ile insanlar gerektiği kadar zaman geçirmelidir. Aksi takdirde teknoloji yararları ile değil zararlarıyla insanlar etkiler.

devamı için tıklayın

Mide Zarı İltihapları Neden Olur?

Halk arasında gastrit olarak bilinen mide zarı iltihapları pek çok insanın sorun yaşadığı bir hastalık. Gastrit direkt olarak insanların midesinde meydana gelerek bazı sorunları ortaya çıkarır. Fakat bu iltihabın birden fazla türü bulunur. Her mide iltihabının nedeni ve belirtisi aynı olmaz. Gastrit bu farklı iltihaplarının hepsine verilen ortak bir isimdir. Ama yine de gastrit genel olarak mide ülserine neden olan bakteri ile doğrudan alakalıdır. Çünkü bu bakterilerin enfeksiyonu insanlarda direkt olarak gastriti tetikler. Fakat gastritin tek nedeni bu bakteriler değildir. İnsanların kullandığı bazı besinler ya da ilaçlar da gastriti tetikleyen nedenlerdendir. Özellikle bazı ağrı kesicilerin sürekli kullanılması bu hastalığı ortaya çıkarır. Buna ek olarak çok fazla alkol tüketmek de aynı zamanda gastritin nedenlerinden bir tanesidir. Ayrıca gastrit iki şekilde vücutta ortaya çıkarak niyetin gösterir. İnsanlarda en çok görülen gastrit türü akut gastrittir. Sinirsel gastrit belirtileri genel olarak akut gastrittir. Çünkü akut gastrit yavaşça ortaya çıkar ve kronik olması ile dikkat çeker. Diğer gastrit türüne göre akut gastrit çok daha iyi niyetlidir. Bazı vakalarda ise gastrit çok daha kötü sonuçlar ortaya çıkarabilir. Çünkü bu gastrit ülsere ya da mide kanserine dönebilir. Fakat doğru tedavi önlemler ile gastriti bu seviyeye gelmeden iyileştirmek mümkündür. Bunun gastritin erkenden teşhis edilmesi de son derece önemli bir konudur.

devamı için tıklayın

Kalp Sağlığı İçin Tüketilecek Besinler

Her insan için kalp sağlığı üzerinde fazlası ile durulması gereken bir konudur. Kalp hayati öneme sahip organlardan bir tanesi. Bu yüzden insanlar kalplerinin sağlığına fazlası ile dikkat etmelidir. Sağlıklı bir kalp için de en önemli konulardan bir tanesi beslenmedir. Doğru besinlerin tüketilmesi aslında her organ ile doğrudan alakalı bir konudur. Fakat bazı besinler var ki kalbin çok daha sağlıklı olabilmesi için son derece önemli vitaminlere sahiptir. Kalp gibi bir organda çıkacak en ufak sorun birçok büyük sorunların habercisi olabilir. Bu durum çoğu insanın üzerinde pek durmadığı bir konudur. İnsan vücudunun her yerini saran damarlar tüm kanı kalpten alır. Kan pompalayan kalpte yaşanacak bir sorun insan vücudundaki her yeri etkileyebilir. Fakat bundan da kötüsü sorunlar direkt olarak kalbi de etkileyebilir. Kalbin bu sorunlardan direkt olarak etkilenmesi beraberinde büyük hastalıkların zaman kaybetmeden insanları etkisi altına alması anlamına gelir. Yapılan araştırmalar son 50 yıl içerisinde kalp sorunlarının arttığını gözler önüne seriyor. Özellikle 2000 yılından sonra kalp sorunu yaşayan kişi sayısı hiç olmadığı kadar arttı. Bu durum bir rastlantı değil. Aksine beklenen ve olması muhtemel bir süreçti. Çünkü “Fastfood” adı verilen yiyecekler bu dönemde artmaya başladı. Fastfoodlar da kalp sağlığına direkt olarak etki ettiği için kalp sorunlarının artmasında önemli bir etken oldu.

devamı için tıklayın

Kireçlenme Belirtileri Nelerdir?

İnsanlarda kireçlenme belirtileri kendini farklı şekillerde gösterir. Tıp dilinde kısaca “OA” diye bilinen kireçlenme son derece yaygın bir sorun olarak da dikkat çeker. Genellikle her eklemde kireçlenme ortaya çıkabilir. Fakat eklemlerden bazılarında kireçlenme çok daha fazla kendini gösterir. Diz, kalça, boyun ve parmaklar bu anlamda en çok kireçlenme sorunu ortaya çıkaran eklemlerdir. Kireçlenmenin bu kadar yaygın olmasının nedenlerinden bir tanesi her yaştan insanda görülmesidir. Bugün her yaş aralığındaki insanda kireçlenme görülebilir. Fakat 65 yaş ve üzeri kişilerde bu sorun çok daha fazla kendini gösterir. Doğal olarak kireçlenmenin her yaş aralığındaki etkisi ve sonucu da aynı değildir. Örneğin 40 yaşında kireçlenme yaşayan bir kişi ile 70 yaşında kireçlenme yaşayan bir kişi aynı sorunları yaşamaz. Doğal olarak da insanların yaşları ilerledikçe kireçlenme sorununa daha fazla dikkat etmesi gerekir. Özellikle kireçlenmenin yaygın görüldüğü eklemlere bu yüzden ayrı bir dikkat penceresi açmak gerekir.

devamı için tıklayın

Kolesterol Belirtileri ve Kolesterolün Sebebi Nedir?

Belli bir yaştan sonra insanlarda kolesterol belirtileri kendini göstermeye başlar. Kolesterol baktığımız zaman, son dönemlerde kendini göstermeye başlayan bir sağlık sorunudur. Bununla birlikte de kolesterol fazlası ile tartışılan bir konu olmayı başarmıştır. Günümüzde pek çok insan kolesterol sebepli kalp ve damar hastalıklarından şikayetçidir. Kolesterol genel olarak hayvansal gıdalardan insan vücuduna gelerek kendini gösterir. Fakat burada bilinmesi gereken önemli bir nokta daha var. O da kolesterolün sadece dışardan alınmadığıdır. Kolesterol aynı zamanda insan vücudunda da sentezlenen bir şeydir. Kandaki değerler ölçülerek insan vücudundaki kolesterolün seviyesi belirlenir. Çok yüksek seviyelere ulaştığı takdirde de kolesterol pek çok kronik hatalığı da beraberinde getirir. Bu yüzden kolesterol yüksekliği vücutta ne yapar gibi bir sorunun kısa bir cevabı yoktur. Kolesterol pek çok sorunun temel sebebi olarak karşımıza çıkabilir. Ayrıca kolesterol her yaştaki insanın yaşaya bileceği bir sorundur.

devamı için tıklayın
 
Önceki | Sonraki

Alışveriş Sepetim