Karantina Önlem Yorgunluğu Düşündüğünüzden Daha Tehlikeli Sonuçlar Doğurabilir
Ellerinizi eskisi kadar sık dezenfekte edip yıkamadığınızı, gerekli olmadıkça dışarı çıkmaya başladığınızı veya dışarıdanevinize geldikten sonra aldığınız ürünleri ve kendinizi yeterince temizlemediğinizi düşünmeye başladıysanız yalnız değilsiniz. Bu, sizin elinizde olmadan, kasıtsız olarak gerçekleşen bir “karantina süreci önlem yorgunluğu”dur. Pandemi başlangıcında, yeni birtakım kurallar ve düzenlemeler çerçevesinde, koronavirüsten korunmak veya çevrenizdekileri korumak için sürekli tetikteydiniz. Bu tehdit durumu beyniniz için yeni ve bir acil bir durumdu. İnsanların kendini koruma içgüdüsü tarafından yönetilen bu korku, size bildirilen güvenlik önlemlerine daha sıkı bir şekilde uymaya motive ediyordu.
Ülkemizde mart ayı ortasında ilk COVID-19 vakalarının açıklanması ve karantina sürecine geçme çalışmaları başlamıştır. Bu dönemin 3-4 ay sonrasına, günümüze bakacak olursak, kişilerin salgın risklerine karşı duyarsızlaştığını, önlem yorgunluğu denen durumun ve tükenmişliğin ortaya çıktığını görüyoruz. Sürecin bu derece uzamış olması, tehlikenin şiddetinin azaldığını düşündüren bir illüzyonun oluşmasına sebep olmuş ve karantina kurallarının etkisinin güvenilirliğinin azalmasına, insanların sabırsız olmasına ve hastalık tehdidinin yok sayılmasına neden olmuştur. Kurallara uymanız için sahip olduğunuz motivasyon ve enerjinin düşmesiyle el yıkama, maske takma ve sosyal mesafeye dikkat etmek gibi basit kuralları bile göz ardı etme ile sonuçlanmaktadır.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Öğretim Üyesi ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, tamamen normal hayata dönebilmenin yolunun karantina kurallarına ve kuralların getirdiği yeni yaşam düzenine uymaktan geçtiğini belirtmektedir. Toplum olarak normal hayata dönmeyi istiyoruz, ancak “yeni normal” olarak adlandırılan dönemin gerektirdiklerine uymadığımız sürece bu pek de mümkün görünmüyor. 1 Haziran itibari ile başlayan normalleşme süreci ile vaka sayılarında görülen artış da ne yazık ki bunu destekleyen niteliktedir [1].
Önlem Yorgunluğu ve Duyarsızlıktan Uzaklaşmak İçin Neler Yapılabilir?
Beynin korkuyu kaydeden ve tehdit durumunda aktive olan bölgesi amigdaladır. Beyin tehditleri algıladığında, korku, tüm vücuda stres hormonları ve sinir sistemi yoluyla iletilir [2]. Ancak zamanla, beyinde tehdide karşı oluşan alarm azaldığı için, tıpkı bir korku filmini 2-3. kez izlediğinizde sizi ilk seferindeki gibi korkutmadığı gibi, beynin ön kısmı size önlem almanızın gerekli olmadığını çünkü korkulacak bir şey olmadığını söylemektedir [3]. Bu algıyı önlemek için, kendinizi gereksiz strese ve kaygıya sokmamaya dikkat ederek, kendinize karantina kurallarını ve koronavirüsünetkilerini hatırlatarak tetikte kalmayı sağlayabilirsiniz.
Bilgi kirliliği, bilişsel olarak zorluklar yaşamanıza, bu da önlem yorgunluğu yaşamanıza neden olabilmektedir. Dünyanın her yerinden her bir birey belirsiz, daha önce tecrübe etmediği ve karmaşık bir problemi çözme durumu ile karşı karşıya kalmış durumdadır. Ayrıca hastalık ve toplumsal etkileri hakkında elde ettiğiniz bilgilerin büyük bir çoğunluğu size dijital ortamlar ile ulaştığından dolayı beyninizin bunları işlemesi daha zor hale gelmektedir. Karantina kuralları ve sosyal mesafeler nedeniyle yaşanan sorunları ve hastalığın seyrini fiziksel, sezgisel ve sosyal olarak deneyimleyip öğrenebilme imkânı da bulunmamaktadır. Bilgi kirliliği ve pandeminin içselleştirilememesi gibi sorunları önlemek için fazla bilgiden uzak durmak, temel hijyen kurallarını alışkanlık haline getirmek ve en basit sosyal mesafe düzenlemelerine uymak hayatınızı kolaylaştırıp, kendinizin ve etrafınızdaki kişilerin sağlığını korumada fazlasıyla yardımcı olacaktır.
Şiddeti artan veya yeni sebeplerle ortaya çıkan endişe ve depresyon; umutsuz ve tükenmiş hissetmenize neden olabilir. Stres, bir şeyleri göz ardı etmenizi, tedbirleri bırakmanızı kolaylaştırabilir. Hastalıktan korunmayı istemeyecek kadar yorgun hissetmek, bunun için çabalayacak enerjinin kalmaması sizin için meydana gelebilecek en büyük tehditlerden biridir. Stres ve kaygı seviyelerinizi düşürmek için kişisel bakımınıza dikkat etmek, bağışıklık sistemimizi güç tutmaya devam etmek, egzersiz ve meditasyon gibi alışkanlıklar edinmek yardımcı olabilir [4][5].
REFERANSLAR
1. WHO Coronavirus Disease (covid-19) dashboard: Turkeyhttps://covid19.who.int/region/euro/country/tr
2. Davis M., The role of the amygdala in fear and anxiety.,Annual review of neuroscience. 1992 Mar;15(1):353-75.
3. How to Combat COVID-19 “Caution Fatigue” https://time.com/5829312/covid-19-caution-fatigue/
4. Astin JA., Stress reduction through mindfulnessmeditation. Psychotherapy and psychosomatics.,1997;66(2):97-106.
5. Berger BG, Owen DR. Stress reduction and moodenhancement in four exercise modes: Swimming, body conditioning, hatha yoga, and fencing. Research quarterlyfor exercise and sport. 1988 Jun 1;59(2):148-59.